Okumakta olduğunuz seçim dosyasında Türkiye'de önümüzdeki süreçte birlikte yapılacak Cumhurbaşkanı seçimi ile Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) genel seçimine ilişkin çeşitli konular incelenecek ve bazı önemli noktalara değinilecektir. Seçim dosyasının ilk konusu seçimlerin yapılacağı olağan tarih ve seçimlerin ertelenmesi ihtimalidir.
Bilindiği üzere 24 Haziran 2018'de Cumhurbaşkanı seçimi ve TBMM genel seçimi yapılmıştı. Olağan seçim tarihi de söz konusu tarihe göre belirlenecektir. Zira 6271 Sayılı Cumhurbaşkanı Seçimi Kanunu'nun m. 3/3 hükmüne göre "Cumhurbaşkanı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev sürelerinin dolmasından önceki son Pazar günü oy verme günüdür. Görev süresi, birlikte yapılan bir önceki seçim tarihi esas alınarak belirlenir." Seçimlerin 5 yılda bir yapıldığı da göz önünde bulundurulduğunda seçimlerin yapılacağı olağan tarih 18 Haziran 2023 olarak karşımıza çıkmaktadır.
Seçimlerin olağan tarihinde yapılmasının çeşitli istisnaları bulunmaktadır. Seçimlerin yenilenmesi, Cumhurbaşkanlığı makamının boşalması ve seçimlerin geriye bırakılması gibi durumlarda seçimlerin yapılacağı tarih değişebilecektir [1]. Bu bölümde seçimlerin ertelenmesi olarak da bilinen seçimlerin geriye bırakılması haline değinilecektir.
Seçimlerin geri bırakılmasına Anayasada belirtilen hallerde karar verilebilir. Söz konusu kararı alabilme yetkisi TBMM'dedir. Bu yetki, ülkede seçimin yapılmasını imkansız hale getirebilecek bazı durumlarda kullanılabilecektir. Anayasamız seçimlerin yapılmasına engel teşkil eden hallerden olan savaş durumunu, seçimlerin geri bırakılmasına konu etmiştir. Anayasanın 78. maddesinde, “Savaş sebebiyle yeni seçimlerin yapılmasına imkan görülmezse, Türkiye Büyük Millet Meclisi, seçimlerin bir yıl geriye bırakılmasına karar verebilir. Geri bırakma sebebi ortadan kalkmamışsa, erteleme kararındaki usule göre bu işlem tekrarlanabilir.” denmektedir. Anayasada TBMM ve Cumhurbaşkanı seçimlerinin bir arada yapılmasına dair esas benimsendiğinden seçimlerin geri bırakılması kararı alındığında söz konusu karar, zincirleme şekilde iki seçimin de ertelenmesi neticesini ortaya çıkaracaktır.
Anayasa hükmünde geçen savaş kavramı, 2941 Sayılı Seferberlik ve Savaş Hali Kanunu’nun 3. maddesinde, “Devletin bekasını temin etmek, milli menfaatleri sağlamak ve milli hedefleri elde etmek amacıyla, başta askeri güç olmak üzere Devletin maddi ve manevi tüm güç ve kaynaklarının hiçbir sınırlamaya tabi tutulmadan kullanılmasını gerektiren silahlı mücadeledir.” şeklinde; savaş hali kavramı ise aynı maddede, “Savaş ilanına karar verilmesinden, bu halin kaldırıldığının ilan edilmesine kadar devam eden süre içinde, hak ve hürriyetlerin kanunlarla kısmen veya tamamen sınırlandırıldığı durumdur.” şeklinde tanımlanmıştır.
TBMM, Anayasanın 87. maddesine göre savaş ilanına, 92. maddesine göre ise savaş hali ilanına karar verebilir. Ayrıca, 92. maddenin ikinci fıkrasına göre TBMM tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı, Türk silahlı kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir. Bunların yanında, TBMM İçtüzüğü’nün 129. maddesine göre Cumhurbaşkanının istemi üzerine TBMM tarafından verilen karar neticesinde savaş hali ilanına karar verilebilir. Yine Anayasanın 92. maddesinin ilk fıkrasında TBMM’nin savaş hali ilan etme yetkisi sınırlandırılmıştır. TBMM, milletlerarası hukukun meşru kıldığı hallerde savaş hali ilan edebilecektir. Milletlerarası hukukta ise BM Sözleşmesi’nin 2/4. maddesinde, gerekli haller dışında şiddet kullanma yasağı mevcuttur. O halde savaş ilanı, aynı sözleşmenin 51. maddesine göre meşru müdafaa hakkı kapsamında kullanılabilecektir. Yani saldırı savaşı bu kapsamda değerlendirilemez. [2]
Seçimlerin 1 sene geri bırakılması, savaş sebebiyle seçimlerin gerçekleştirilmesine olanak görülmemesi şartına bağlanmıştır. Söz konusu Anayasal düzenlemeye göre TBMM’ye bir takdir alanı verilmektedir. Seçimlerin gerçekleştirilmesine imkan olup olmadığını ele almak yetkisi TBMM’ye aittir. Seçimlerin geri bırakılması kararı yine TBMM’nin takdiri içerisinde bir sınır konulmaksızın yenilenebilmektedir. Meclis seçimlerin geri bırakılması kararını parlamento kararı şeklinde alır ve mevzuatta herhangi bir özel çoğunluk belirtilmediğinden bu karar adi çoğunluk ile alınabilecektir. [3]
Güncel olarak tartışılan konulara bakılırsa Yunanistan veya Suriye ile bir savaş hali ortaya çıkabileceği düşünülebilir. Söz konusu durum oluşursa meclisin bir karar alarak seçimleri ertelemesi olasıdır. Ancak bu aşamada akla gelebilecek sorulardan en önemlisi, suni bir durum yaratılması sonucu meclisin alacağı kararlar ile seçimlerin ertelenmesi amaçlanıyorsa ne yapılabileceğidir. Bu yolla anayasaya karşı hile icra edildiği varsayıldığında gidilebilecek hukuki yolları inceleyelim. Konu seçim olduğundan akla ilk olarak YSK gelebilir; ancak Anayasa'nın 79. maddesine göre YSK, seçim dönemi başladığında görevlidir. Dolayısıyla işbu husus YSK'ya iletilirse başvuru reddedilecektir. Daha makul bir yol olarak konu AYM'ye taşınacak olursa, yine, Anayasa Mahkemesi'nin görevli olup olmadığı incelenmelidir. Anayasa ve 6216 Sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun incelendiğinde mahkemenin bu konuda görevli olacağına dair herhangi bir hükme rastlanamaz. Dolayısıyla böylesi bir durum yaşandığında gidilebilecek herhangi bir hukuki yolun bulunmadığı söylenilebilir.
Son olarak şunu açıkça belirtmek gerekir ki suni bir hal yaratılarak seçimlerin ertelenmesi kararı alınması, siyasi etikle ilgili bir konudur ve dünya tarihine bakıldığında siyasi etiğe sahip olmayan toplumların bu gibi olaylar sonucu büyük krizlerle karşılaştığı ortadadır. Öyleyse bu tür bir kriz yaşanmaması için siyasi etiğe uygun davranılmalı ve hukukun dışına çıkılmamalıdır.
[1] "Yasama döneminin uzatılması" manasında kullanılan ifadeler için bkz. Kanunlar ve Kararlar Başkanlığı. (2018). Yeni Sisteme Göre Yasama El Kitabı. TBMM Basın, Yayın ve Halkla İlişkiler Başkanlığı Basımevi. s. 29.
Link: https://www5.tbmm.gov.tr/yayinlar/Yasama_El%20Kitabi.pdf
[2] Uluslararası hukukta meşru müdafaa ile ilgili detaylı bilgi için bkz. Erkiner, H. H. (2022). Uluslararası Terörizme Karşı Meşru Müdafaa, Ankara: Seçkin, 3. Baskı. ss. 202-293.
[3] Adi çoğunluk, mecliste toplantıya katılanların salt çoğunluğu olup her halükarda meclis üye tamsayısının 1/4'ünden fazla bir çoğunluğu ifade etmektedir.