ArabicChinese (Simplified)EnglishFrenchPortugueseRussianSpanishTurkish
SEÇİM DOSYASI 2: Fesih Mekanizması ve Cumhurbaşkanının Dönem Sınırı | KURTULOF | Farklı Bir Seçenek

SEÇİM DOSYASI 2: Fesih Mekanizması ve Cumhurbaşkanının Dönem Sınırı

  • authorÖmer Faruk KURTUL
  • Anayasa Hukuku
  • 10 Kasım 2022, 10:42
  • Okunma: 1294

Seçim dosyasının ikinci bölümünde, önümüzdeki süreçte beraber yapılacak olan Cumhurbaşkanı seçimi ve TBMM genel seçimine dair önemli konulardan biri olan fesih (seçimlerin yenilenmesi) mekanizması incelenecektir. Ayrıca yine bu bölümde Cumhurbaşkanının dönem sayısına ilişkin hüküm ve siyasetteki yansıması mercek altına alınacaktır. Zira bu husus da fesih kurumuyla ilintilidir. Aşağıda anlatılan bilgi ve yorumların birçoğunun ayrıntılarına kaleme aldığım kitaptan ulaşabilirsiniz. [1]

 

Kavram kargaşası olmaması için öncelikle belirtmek gerekir ki 'fesih' ile 'seçimlerin yenilenmesi' ifadeleri aynı kuruma işaret eder. Bu kurum, fesih kurumudur. Seçimlerin yenilenmesi adlandırması, ülkemizde fesih kavramının geçmişte yarattığı karanlık izleri silmek ve anayasa metninde fesih kavramının kullanımının yaratabileceği antipatinin önüne geçmek amacıyla yapılmıştır.

 

Fesih, en basit tanımıyla, yasama veya yürütme organının görev yaptığı dönemi normal süresinden önce sona erdiren bir işlemdir. Fesih, tarihsel açıdan antidemokratik bir köke sahip olsa da modern anlamıyla belirli işlevleri haiz, demokratik ve hukuki görünüme sahip bir politik araçtır. Yasama ve yürütme organları arasındaki dengenin kurulmasını sağlayan etkili yöntemlerden biridir. Anayasa hukukunda fesih, genel manada yasama meclislerinin feshini ifade etmek amacıyla kullanılmaktadır. Ancak karşılıklı fesih, öz fesih, kendiliğinden fesih, halk girişimiyle fesih ve yasamanın devlet başkanının görevine son vermesi geniş anlamda fesih kurumunun kapsamında değerlendirilebilir. Fesih mekanizması, esasında parlamenter sistemin ayırt edici özelliklerinden olsa da Ekvador, Zambiya ve ülkemizdeki gibi başkanlık sistemi görünümlü başkancı sistemlerde de kullanılmaktadır. Farklı siyasal sistemlerde çeşitli yansımalara sahip olan fesih kurumunun belirli amaç ve işlevleri bulunmaktadır. Bu amaç ve işlevler, siyasi krizi çözme, politik taktikleri gerçekleştirme veya fesih tehdidi oluşturmaktır. Osmanlı Dönemi ve Cumhuriyet Dönemi'nde yapılan fesihlere bakıldığında büyük bir çoğunlukla taktik fesih icra edildiği görülmektedir.

 

2017 Referandumu ile değişen hükümet sistemimizde fesih mekanizması yeni bir görünümle karşımıza çıkmaktadır. Bazı doktrinerler, yeni fesih sistemini anlam karmaşası oluşturacak bir ifadeyle "karşılıklı fesih/seçimlerin karşılıklı yenilenmesi" olarak adlandırmaktadır. Kanımızca bu mekanizma, ülkemizde uygulanan eş zamanlı seçim ile birlikte değerlendirilerek "eş zamanlı fesih" olarak ifade edilmelidir. Zira Anayasanın 116. maddesi, "Türkiye Büyük Millet Meclisi, üye tamsayısının beşte üç çoğunluğuyla seçimlerin yenilenmesine karar verebilir. Bu halde Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının seçimlerin yenilenmesine karar vermesi halinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi genel seçimi ile Cumhurbaşkanlığı seçimi birlikte yapılır. Cumhurbaşkanının ikinci döneminde Meclis tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir." şeklindedir.

 

Anayasanın 116. maddesi incelendiğinde; meclisin seçimlerin yenilenmesi kararı alması zorlaştırılmıştır. Çünkü referandum öncesindeki anayasada söz konusu yetki adi çoğunlukla kullanılabilmekteydi [2]. Mevcut sistemde meclisin üye tamsayısının beşte üç çoğunluğu, yani 360 milletvekilinin talebi gereklidir. Cumhurbaşkanı, dilediği zaman seçimlerin yenilenmesi kararı alabilmektedir. Herhangi bir sebep veya zaman sınırlaması bulunmasa da durum ve sonuç sınırlamaları mevcuttur. Durum sınırlaması, Cumhurbaşkanının cezai sorumluluğuna gidilmesi halinde bu yetkinin kullanılmasını engellemektedir. Bir diğer sınırlama olan sonuç sınırlaması Cumhurbaşkanının dönem sınırıyla ilgilidir. Cumhurbaşkanı, seçimlerin yenilenmesi kararı aldığı takdirde kendi döneminden feragat etmiş olacaktır.

 

Cumhurbaşkanının görev süresine ilişkin anayasal dönem sınırı bulunmaktadır. Mevcut sınırlama 2007 Referandumu ile getirilmiştir. Anayasanın 101. maddesinde ilgili sınırlama, "Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir." şeklinde ihdas edilmiştir. Birçok devlette, devlet başkanın tekraren seçilmesi sınırlandırılmıştır. Bu sınırlama, başkanın sisteme tamamen nüfuz etmesinin ve sonucunda anayasal sınırları aşmasının olası olmasındandır. Buna karşılık devlet başkanının yeniden seçilememesi durumu, son dönemindeki başkana anayasal sınırları aşma konusunda cesaret de verebilir. Zira başkan bir sonraki seçimde halkın oyunu almak amacıyla ilk döneminde olduğu gibi yetkilerinin anayasal sınırlarını aşma konusunda bir öz-fren mekanizmasının etkisinde olmayacaktır. Öğretide bazı yazarlarca başkanın yeniden seçilebilmesi mümkün kılınsa da bu sürenin kısa olmasından yanadırlar. Çünkü bir kimsenin uzun süre görevde kalmasının bir güç temerküzü oluşturacağı kaygısı mevcuttur.

 

İki dönem Cumhurbaşkanlığı yapmış bir kişinin tekrar Cumhurbaşkanı olması ihtimali istisnai olarak mümkündür. Anayasanın 116. maddesine göre Cumhurbaşkanının ikinci döneminde TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesine karar verilmesi halinde, Cumhurbaşkanı bir defa daha aday olabilir. Bu hüküm, kendisi ile uyumlu çalışılamayacağı düşünülen Cumhurbaşkanının ikinci dönemini kısaltmak ve hatta yasama dönemin hemen başında bir erken seçim kararı ile ikinci dönemini tamamen ortadan kaldırmak amacıyla TBMM tarafından kullanılabilecektir. Söz konusu düzenleme, parlamentonun fesih yetkisini keyfi olarak kullanmasını engellemek üzere bir tür sınırlama olarak düşünülebilir.

 

Anayasanın 116. maddesine başka bir açıdan bakıldığında ise Cumhurbaşkanına üç dönem görev yapma imkanı sunulduğu da düşünülebilir. Zira ikinci dönemindeki Cumhurbaşkanının yasama desteği, TBMM’den fesih kararı çıkarabilecek bir çoğunluğa sahip ise Cumhurbaşkanının ikinci döneminin bitmesine yakın bir tarihte bu karar TBMM tarafından alınarak Cumhurbaşkanına üçüncü bir dönem seçilme imkanı verilebilir. Bu yönden bakıldığında TBMM’nin alacağı bir taktik fesih kararı ile anayasal hükmün kötüye kullanılabileceği açıktır.

 

Fesih kurumu ve Cumhurbaşkanının dönem sayısını temel bir şekilde açıkladıktan sonra önümüzdeki seçimde tartışılması gereken konuya geçelim. Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, önümüzdeki seçimlerde aday olabilecek midir?

 

2014 ve 2018 yılında yapılan seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan, ikinci dönem Cumhurbaşkanlığı görevini yapmaktadır. Anayasadaki dönem sınırına göre önümüzdeki seçimler olağan tarihinde yapıldığında Erdoğan aday olamayacaktır. Bu hususta karşı görüşe sahip kişiler, bu dönemin yeni hükümet sisteminin ilk dönemi olması hasebiyle Erdoğan'ın ilk dönemi olduğu üzerinden savlarını ileri sürmektedirler. Ancak böyle bir iddia bilimsel açıdan isabetli değildir ve Anayasa hükmüne aykırıdır. Anayasa değişikliğinde bu konuya ilişkin herhangi bir geçici madde bulunmadığından Anayasanın 101. maddesinin tek istisnası TBMM'nin seçimlerin yenilenmesine karar vermesidir.

 

Erdoğan'ın üçüncü dönem adaylığı, partisi ve partisinin içinde bulunduğu ittifak tarafından kamuoyuna açıklanmıştır. Ancak bu açıklama seçim dönemi başladığında resmiyet kazanacaktır. Dolayısıyla seçim döneminden önce bu hususta YSK'ya yapılacak başvurular cevapsız kalacaktır. Bunun yanında seçim dönemde görevli olan YSK'nın Erdoğan'ın adaylığını kabul etmesi veya adaylığına karşı yapılan başvuruyu reddetmesi Anayasaya aykırı olacaktır. Burada şunu tekrar ifade etmek gerekir ki bu durum seçimlerin olağan tarihinde yapılması halinde geçerlidir. Meclisin alacağı seçimlerin yenilenmesi/fesih/erken seçim kararı, Erdoğan'ın aday olmasına imkan verecektir.

 

Bir muhalefet partisinin Erdoğan'ın adaylığı hakkında YSK'ya dilekçe verdiği bilinmektedir. Ancak daha önce bahsedildiği üzere YSK, seçim döneminde görevli olacak ve adaylık başvuruları sonrası hükmünü açıklayabilecektir. Birkaç siyasi parti dışındaki diğer muhalefet partilerinin Erdoğan'ın gayri resmi adaylık açıklamasına itirazlarının bulunmadığını görmekteyiz. Bu durum, birkaç şekilde yorumlanabilir. İlk olarak muhalefet, meclisten bir seçimlerin yenilenmesi kararının çıkacağını düşünerek hareket etmektedir. İkinci ihtimalde muhalefet, adaylık resmileştiğinde itiraz etmeyi beklemektedir. Üçüncü ihtimalde ise muhalefet, hukukun ve anayasanın üstünlüğünü hiçe sayarak bu konuya itiraz etmemekte ve seçmen gözünde "Erdoğan'dan çekindikleri için onun karşılarına çıkmasını istemiyorlar" algısına maruz kalmamak istemektedir. Üçüncü ihtimal, ne hukukla ne demokrasiyle ne de ahlakla açıklanabilir. O yüzden bu ihtimalin gerçek olmadığını düşünmek istiyorum. Neler olacağını bekleyelim, görelim.

 

[1] Kurtul, Ö. F. (2022). Türk Anayasa Hukukunda Fesih Kurumu, Ankara: Adalet.

[2] Adi çoğunluk, mecliste toplantıya katılanların salt çoğunluğu olup her halükarda meclis üye tamsayısının 1/4'ünden fazla bir çoğunluğu ifade etmektedir.

- Reklam Alanı -

Kapatmak için ESC'ye basın